BİR “RİSK UYARISI”! / Çağatay Güler

Risk değerlendirmeleri kamu politikalarının belirlenmesinde nesnel bilgi sağlamaya yönelik olarak yapılır.

Risk yönetimi ise toplumun riskleri kaldırmaya yönelik olarak yaptığı eylemleri tanımlar. Politika seçeneklerini ağırlıklandırma ve uygun mevzuat eyleminin seçimidir. Risk değerlendirmesinin sonuçlarını, mühendislik verilerini, sosyal, ekonomik ve politik etmenleri göz önüne alır.

Risk bir çevresel etken ya da etken grubunun etkisiyle ortaya çıkabilen olumsuz etkinin gerçekleşme olasılığıdır. Kısaca tehlikenin gerçekleşme olasılığı diyebiliriz. Uçurumdan düşmek sandalyeden düşmeye göre çok “tehlikelidir”. Ancak uçurumdan düşme olasılığı sandalyeden düşme olasılığına göre daha azdır. Bu durumda sandalyeden düşme “riski” daha fazladır.

Risk olayın olma olasılığı ve sonucun boyutunu kapsar. Halk sağlığı alanında çalışanlar zararın özelliği ve ağırlığına, risk altındaki kişi sayısına ve belirli bir sayıda yeni olgunun çıkacağı süreye çok önem verirler.

Birey, grup ve kuruluşlar arasında çevresel, endüstriyel, tarımsal süreçler, politikalar ve ürünlerin neden olduğu insan sağlık riskleri ile ilgili bilgi alışverişine “sağlık risk iletişimi” denmektedir. Risk iletişimi, iletişim stratejilerinden, medya ilişkilerinden, halkla ilişkiler ve sağlık eğitim tekniklerinden yararlanır.

Politikacılar risk iletişimini durup dururken insanları endişelendiren bir uygulama olarak görme eğilimindedir. Ancak uygun biçimde yapılacak risk iletişimi gereksiz endişeleri ortadan kaldıran bir uygulamadır. Etkin risk iletişimi kriz dönemlerinde katılımı güçlendirir, dayanaksız korku, endişe ve paniği önler. Bu nedenle risk iletişimi bir koruyucu sağlık uygulaması olarak da ele alınmalıdır.

Demokratik toplumlarda kararlar giderek daha toplumsal olmakta ve daha büyük oranda uzman olmayanlarca oluşturulmaktadır. Bu nedenle uzmanlarla sokaktaki adam arasındaki açığı kapatmak için etkin bir risk iletişim çatısına ihtiyaç vardır.

Toplumların “bilme hakkı” nedeniyle risk iletişimi çok önemli bir araç haline gelmektedir. Risk algılamayı sağlayacak temel bilgiden yoksun kişilerin “bilme hakkı” ile edinecekleri bilgiler hiçbir işlerine yaramaz. Risk iletişimi çevresel kararlara desteği artırabileceği gibi hükümetle toplum grupları arasında yetkinin paylaşılmasını da sağlar. Toplumun katkı ve desteğine yardımcı olur.

Reklam ve propagandada mesajcı ile toplum arasında “risk ya da risksizlik” iletimi tek yönlüdür, bu nedenle iletişim değil iletimdir. Yanıtın amaçlandığı biçimde olması beklenmektedir. Oysa toplum bireyleri sunulan her mesajı sorgulayabilmelidir. İnsanların kimi durumlarda “katılıyorum” “katılmıyorum” biçiminde görüş belirtmeleri de sorgulama değildir. Bu tip oylamalar eleştirel düşünmeyi engellemeye yönelik bir tür gözbağcılığına dönüştürülmüştür.

Tek yönlü bilgilendirmelerle toplumu yanıltmaya yönelik teknikler çok gelişmiştir. Risk sunumları uzman bilgisi eksikliğinden yararlanarak hatalı algılamaya yol açabilecek biçimde yapılabilir. Çok yüksek riskler kabul edilebilir düzeyde algılatılabilir. Bazı riskler abartılırken bazıları önemsiz gösterilebilir. Gerçekte işlevi olmayan kurullar, kararları önceden saptanmış toplantıların katılımcı listeleri bu amaçla istismar edilir.  Karara şiddetle karşı çıkanların bile karar sürecinde olduğu algısı yaratılır. Yetkinlikleri ne olursa olsun deneyimsiz kişilerin işlevsizliğe transferleri mümkündür “popülerlik” ve “medya görünürlüğü” pahasına…

Bu yazı bırakın risk iletişimini, girişiminin bile suç sayılmak istendiğini bildirmek için yazılmıştır. Yani bir risk uyarısıdır başınızın çaresine bakın diye!

 

cevresagligi.org’da yayımlanan yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir 

2 yorum

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir