DİZEL MOTOR EGZOZU (IARC Basın bülteni NO: 213. Tarih: 12 Haziran 2012)

Hazırlayanlar (soyadına göre alfabetik): Dr. Fatma BOZDAĞ, MSc. Sagal Adam HASSAN, Dr. Elif Tuğçe SOLMAZ, Dr. Aylin YENİOCAK TUNÇ, Dr. Gülçin YAPICI, Dr. Kübra YILDIZ

(https://www.iarc.fr/wp-content/uploads/2018/07/pr213_E.pdf)

 IARC, farklı ülkelerden uzmanların katılımıyla bir hafta süren toplantılarının ardından dizel motor egzozu maruz kalımının akciğer kanseri ile ilişkili olduğunu gösteren kanıtlara dayanarak, egzozu insan için kanser risk etkeni olarak sınıflamıştır.

1998 yılında, IARC dizel egzozunu insanlar için yüksek olasılıkla kanserojen olarak sınıflandırmıştı (Grup 2A). Ancak Danışma Kurulu dizel egzozunun yeniden değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktaydı.

Dizel egzozunun kansere neden olma potansiyeliyle ilgili ciddi endişeler vardır. Bu endişenin temeli özellikle egzoz gazına çeşitli derecelerde maruz kalan işçilerde yapılmış epidemiyolojik çalışmaların bulgularına dayanmaktadır. ABD Ulusal Kanser Enstitüsü/Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Enstitüsü tarafından yapılan geniş çaplı bir çalışmada, çeşitli emisyonlara maruz kalan maden işçilerinde, maruz kalımının akciğer kanseri nedeniyle ölüm riskini artırdığına ilişkin bulgular, 2012 Mart ayında yayınlanarak yeniden vurgulanmıştır.

Bilimsel kanıtlar Çalışma Grubu tarafından detaylı olarak incelenmiş ve dizel egzozunun insan için kanserojen olduğu konusunda yeterli kanıt olduğu sonucuna varılmıştır. Çalışma Grubu dizel egzozunun akciğer kanserine (yeterli kanıtlarla) neden olduğunu ve mesane kanseri riskini (sınırlı kanıtlarla) artırdığını belirtmiştir (Grup 1).

Çalışma Grubu benzin maruz kalımının insanlar için olası kanserojen olarak sınıflanabileceği sonucuna varmıştır (Grup 2B). Bu bulgu, daha önce 1989 yılında yapılan değerlendirmelerin sonuçlarıyla da uyumludur.

Günlük yaşamda, iş ortamında ya da açık havada pek çok insan egzoz gazına maruz kalmaktadır. Bu maruz kalım yalnızca motorlu taşıt egzozundan değil, aynı zamanda dizel motorlu gemi ve trenler gibi diğer ulaşım araçları ve güç jeneratörlerinden de kaynaklanmaktadır.

Son yirmi yılda artan çevresel kaygılar, Kuzey Amerika, Avrupa ve diğer ülkelerde hem dizel hem benzinli motorlar için, başarılı bir şekilde daha sıkı emisyon standartlarının düzenlenmesiyle sonuçlandı. Teknoloji ve standartlar arasında güçlü bir etkileşim vardır. Standartlar teknolojiyi ilerletir, yeni teknoloji daha sıkı standartlar sağlar. Dizel motorlarda, yakıtta kükürt içeriğinin belirgin olarak azaltılması, dizel yakıtı daha verimli yakmak için motor tasarımında değişiklikler ve egzoz kontrol teknolojisi sayesinde emisyonların azaltılması ile gerekli olan bu düzenlemeler gerçekleşmiştir.

Bu değişimlerle partikül ve kimyasal madde miktarı azaltılmıştır. Ancak bu nicel ve nitel değişikliklerin, sağlık etkilerini nasıl değiştireceği henüz net olmayıp araştırılması gereken bir sorudur. Ayrıca,  bu modifikasyonların olmadığı yakıtlar ve araçların yenileriyle değiştirilmesi, özellikle daha az gelişmiş ve düzenleyici önlemlerin şu anda daha az katı olduğu ülkelerde, uzun yıllar alacaktır. Dünyanın gelişmekte olan pek çok bölümünün düzenleyici standartlardan yoksun olması ve dizel egzozun oluşumu ve etkisi ile ilgili verilerin sınırlı olması da dikkate değerdir.

IARC Çalışma Grubu başkanı  Dr. Christopher Portier, “Güçlü bilimsel kanıtlar doğrultusunda,  Çalışma Grubu’nun oybirliğiyle dizel motor egzozunun insanlarda akciğer kanseri yaptığı sonucuna vardığını“ açıklayarak “Dizel partiküllerinin ek sağlık etkileri göz önüne alındığında, bu kimyasal karışımına maruz kalımın tüm dünyada azaltılması gerektiğini” belirtmiştir.

IARC Monograflar Programı Başkanı Dr. Kurt Straif açıklamasında şunları vurgulamıştır: “Bu sonuçlara ulaşan başlıca çalışmalar yüksek düzeyde maruz kalan işçiler üzerinde yapılmıştır. Bununla birlikte, radon gibi diğer kanserojenlerden öğrendiğimiz üzere başta ağır maruz kalan meslek gruplarında risk olduğunu gösteren çalışmaları, genel popülasyonda pozitif bulgular izlemiştir. Bu nedenle, riskleri azaltmaya yönelik eylemler çalışanları ve genel nüfusu kapsamalıdır.”

 

cevresagligi.org’da yayımlanan yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir

 

 

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir