NEDEN BU SİTE?
Çevre dışımızdaki her şeydir, canlıların kalıtsal yapısı dışındaki her şey çevrelerini oluşturur. Sağlık kalıtsal yapı ile çevrenin etkileşiminin ürünüdür. Çevre tartışma kolaylığı için biyolojik çevre, sosyal çevre ve fizikojeokimyasal çevre ve sosyal çevre olmak üzere üçe ayrılarak incelenir. Aslında bu üç bileşen birbirinden bağımsız değildir ve sürekli etkileşim halindedir.
Çevre sağlığı insan ve diğer canlıların sağlığını ve varlığını tehlikeye düşüren etmenleri önlemeye ve ortadan kaldırmaya çalışan halk sağlığı dalıdır. Eskiden bu tanımda “diğer canlılar” yoktu. Ana sonunda diğer canlıları yok sayan insan merkezli yaklaşımın tehlikelerinin ortaya çıkması, insan varlığının diğer canlıların varlığına bağlı olduğunun anlaşılmasıyla bu boyutu kazandı.
Çevre kirliliği ve çevrenin bozulmasının yaşam üzerinde çok fazla etkisi vardır. Her yıl yüz milyonlarca kişi, açık hava ya da yapı içi hava kirliliği nedeni ile solunum sistemi hastalıklarına ya da diğer hastalıklara yakalanmaktadır. Yüz milyonlarca kişi işyeri ya da evlerinde çok sayıda fiziksel ya da kimyasal tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır. Yarım milyon kişi trafik kazalarında, yine milyonlarca bebek ve çocuk ishalli hastalıklar nedeni ile ölmektedir. Bu tür sağlık sorunlarının tamamı önlenebilir sorunladır.
Toplum bireyleri sağlığın önemini sağlık sorunlarıyla karşılaştıklarında anlamaktadır. Oysa Last’ın dediği gibi “Sağlık yaşamın hedefi değil, günlük yaşamın bir kaynağıdır; bu, bedensel yeterlilikler kadar sosyal ve kişisel kaynakları da vurgulayan olumlu bir kavramdır”.
Sağlığı “tedaviden” ibaret göstermeye çalışan yoz politik yaklaşımlara rağmen koruyucu hekimlik ve halk sağlığı uygulamaları kişilerin iyilik halini sağlayan en önemli araçlar olmaya devam edecektir. Çevre sağlığı sorunlarının önceliği azalmamış, aksine nitelik ve boyutları değişerek daha karmaşık hale gelmiştir. Sözgelimi küresel iklim değişikliği gerekli müdahaleler yapılmayacak olursa gerçek bir halk sağlığı tehdidi olarak varlığını sürdürecektir.
Ormanların varlığının ve sağlığının sürdürülmesi, tehlikede olan türlerin kurtarılması, toplu taşım yetersizliklerinin giderilmesi, temiz yakıt seçenekleri, sigaranın önlenmesi, fosil yakıt tüketiminin azaltılması ile toplum sağlığı arasındaki ilişkiler anlaşılmak zorundadır. İş sağlığı sorunlarının temelde çevre sağlığı sorunları olduğu unutulmamalıdır.
Bir halk sağlığı düşünürü, John M.Last davranış kavramını daha ileri taşır:
“İnsan davranışı sağlığın en önemli belirleyicisidir; bu seçilmiş ve atanmış resmi görevliler ve endüstriyel ve ticari ilgililerin davranışlarını da kapsar. Çokuluslu şirketlerin davranışı gelecekteki sağlığın çok önemli bir belirleyicisidir”
“Sermaye ve iş gücünü en ucuz ve çevre yasalarının en zayıf olduğu bölgelere kaydıran çokuluslu endüstriyel ve ticari girişimlerin artmasıyla, tutumları tek sözcükle, bazen pervasızlık derecesinde, sorumsuzluktur, hatta bu tip tutumları cezalandıracak geçerli uluslararası yasalar bulunsaydı, cinaidir. ”
Günümüzde herhangi bir etmenni toplum sağlığı etkilerinin belirlenmesiyle ilgili güçlükler olduğunda ihtiyatlılık ilkesi esas alınmalıdır. Last bunun gerekçesini şöyle açıklar:
“Endüstriyel ya da ticari gelişme, bir nükleer santral, bir petrol rafinerisi, açık kömür madeni veya diğer çevreye zarar veren etkinliklerin olası çevresel zararı ile ilgili kuşku bulunduğunda, bu kuşkuya bağlı olarak, ihtiyatlılık ilkesi gereği, giderek artan oranda, en çok etkilenecek kişi ve toplumların lehine davranılmaktadır. Bu, kuşkusuz zarar vermeme etik ilkesine çok benzemektedir.”
Günümüz karmaşık çevre sağlığı sorunlarının çözümünde Last’ın önerdiği şu yaklaşım esas olmalıdır:
“Ömrüm boyunca, değişen değer ve davranışların yansıması, benim herhangi bir halk sağlığı sorununun kontrolüyle ilgili olarak aşağıdaki sıralamayı önermeme yol açmıştır:
-Var olan sorunun farkındalığı
-Soruna neyin neden olduğunun anlaşılması
-Sorunla başa çıkabilme yeteneği ve olanağının olması
-Problemin önemini algılatan değerler duygusu
-Problemi kontrol edecek politik irade. ”
Ancak uyanan çevre bilinci ve oluşmaya başlayan farkındalığı geriletmeye yönelik çabalar da artmaya başladı. Değerler duygusu köreltilirken, değerler karşısında yüreğimizin kanadığı birer mezar taşına dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Artık her çevre düşmanı kuruluşun bir “çevre dostu” sitesi var. Eylemlerini “çevre dostu” söylemlerle maskeleyecek halkla ilişkiler ve reklam ekiplerini harekete geçirecek ekonomik güce sahipler.
Tüm bileşenlerini kapsayacak boyutta çevre ile ilgili hangi sorunu iletmek istense “parasıyla” diyen bir medya biçimleniyor.
Biz soruna “neyin neden olduğunu anlatmayı, sorunla başa çıkma yeteneğinin ve olanağının olduğunu göstermeyi, değerler duygusunu filizlendirmeyi, sorunu çözecek politik iradeyi harekete geçirmeyi” amaçlıyoruz.
Yazılarımızın kaynak gösterilerek kullanılabileceğini belirtmek isteriz.