Bir önceki yazıda DSÖ’nün halk sağlığı açısından endişe doğuran 10 kimyasal madde ya da kimyasal grubu tanımladığına ve dünya genelinde kimyasallardan etkilenmenin azaltılması ile iskemik kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin ve hastalıkların %35’i, inme (felç) nedenli ölüm ve hastalıkların ise %42’si azaltılabileceğini belirttiğine dikkat çekmiştik. (http://cevresagligi.org/hayatimizdaki-kimyasallar-cavit-isik-yavuz/)
Bu yazıda, halk sağlığı açısından endişe doğuran 10 başlığın ilki olan Arsenik’e değineceğiz.
Arsenik nerelerde bulunur?
Arsenik metaloid özellik gösterir. Zehirli bileşikler oluşturabilir. İnorganik formu oldukça toksiktir.
Toprağın doğal yapısında bulunabilir, hava, su ve toprakla yayılabilir. Genellikle parçalanmış ve aşınmış kayaların bol olduğu bölgelerde yüksek düzeyde bulunur. Birçok elementle kolayca bileşik yapabilir.
Bazı bölgelerde arsenik yoğun olabilir ve yer altı sularında yüksek miktarlarda bulunabilir. Dünya Sağlık Örgütü yeraltı sularında bulunan arseniğin bazı bölgelerde ciddi bir sorun olduğunu ve dünya genelinde 50 ülkede 140 milyon kişinin içme sularında sınır değerin üstünde arsenik bulunduğunu belirtmektedir.
Doğal olarak bulunduğu alanlar dışında bazı endüstriyel ürünler, böcek/haşere ilaçları ve tütünde de bulunur.
Arsenik insanlarda hangi yollarla alınır?
Arsenik halk sağlığı açısından özellikle su ve gıda yoluyla alınabilmesi nedeniyle tehdit oluşturmaktadır. Bu tehdit arsenik düzeyi yüksek suların içme ve kullanma suyu olarak kullanılması, bu suların gıda hazırlama işlemlerinde ve gıda olarak tüketilen tarımsal ürünlerin ve özellikle tahılların sulanmasında kullanılması, arsenikle kirlenmiş gıdaların tüketimiyle ortaya çıkabilmektedir. Bazı ülkelerde (Arjantin, Bangladeş, Şili, Çin, Hindistan, Meksika ve ABD gibi) yeraltı sularında inorganik arsenik seviyesi yüksektir ve bu suyun içme suyu olarak ya da tarımsal sulamada ya da gıda hazırlamada kullanılması arsenik maruz kalımı açısından risk oluşturmaktadır.
Su ve gıda yanında endüstriyel süreçler ve tütün ürünlerinin tüketimi de arsenikten etkilenme yolları arasında sayılmaktadır. Arsenik endüstride cam, pigment, tekstil, kağıt, metal yapıştırıcı, ahşap koruyucu ve mühimmat üretiminde alaşım olarak kullanılır. Arsenik ayrıca, deri tabaklama sürecinde ve sınırlı ölçüde de olsa pestisitler, yem katkı maddeleri ve farmasötiklerde de kullanılır.
Tütün ürünleri arsenik içermektedir, bunun nedeni de tütün bitkisinin toprağın yapısındaki doğal inorganik arseniği özümsemesidir. Bu nedenle tütün ürünü tüketenler arseniğe maruz kalabilirler. Ayrıca geçmişte tütün bitkisinde kurşun arsenat içeren insektisitlerin kullanımı nedeniyle daha yüksek miktarlarda maruz kalım olmuştur.
Arsenik nedenli sağlık sorunları nelerdir?
İnorganik arsenik içme suyundaki en önemli kimyasal kirleticidir ve kanserojendir, organik arseniğe göre çok daha toksik özelliktedir.
Arsenik kanserojen bir maddedir.
Arsenik zehirlenmelerinde akut etkiler olarak kusma, karın ağrısı ve ishal ortaya çıkar. İlerlemiş vakalarda kol ve bacaklarda uyuşukluk ve karıncalanma, kas krampları hatta ölüm ortaya çıkabilir.
Arsenik su ve gıda ile uzun süreli alındığında kansere, deride yara ve renk değişikliği ile kabuklanmaya, akciğer ve kalp damar hastalıklarına ve diyabete(şeker hastalığı) yol açar.
Su ve gıda ile uzun süreli arseniğe maruz kalınması kronik arsenik zehirlenmesine yol açabilir. Deri lezyonları ve deri kanseri bu zehirlenmenin en tipik özelliklerini oluşturmaktadır. Uzun süreli etkilenmelerde ilk belirtiler genellikle deride renk değişiklikleri biçiminde görülür. Avuç içi ve ayak tabanlarında sert yama tarzında renk değişikliği (hiperkeratoz) dikkati çeker, bu belirti deri kanserinin ön belirtisi olabilir.
Arsenik deri kanseri yanında mesane ve akciğerlerde de kansere neden olabilir.
Anne karnındaki bebekler de arsenikten etkilenebilir ve gelişim bozuklukları ortaya çıkabilir. Ayrıca anne karnında ya da erken çocukluk döneminde arsenik etkilenimi, kanserler, akciğer hastalıkları, kalp krizleri ve böbrek yetmezliği nedeniyle erken yaşta ölümlere neden olabilmektedir. Bunun yanında arseniğin bilişsel gelişim, zeka ve hafıza üzerine olumsuz etkileri olduğu da gösterilmiştir.
Koruma ve kontrol nasıl sağlanır?
İçme ve kullanma sularında arsenik bulunmaması başlıca korunma yoludur. Bu amaçla gerek içilen gerekse de tarımsal sulamada ve gıda hazırlamada kullanılan suların arsenik düzeylerinin yüksek olmaması gerekir. Bu amaçla içme ve kullanma suyu olarak kullanılan su kaynaklarının düzenli kontrolü ve izlemi, analizi ve gerekiyorsa arsenik açısından arıtımı gerekir. Dünya Sağlık Örgütü su ile ilgili rehberlerinde içilebilir sularda aşılmaması gereken arsenik düzeyi sınır değerini litrede 10 mikrogram olarak belirlemiştir (10 μg/L).
Su yanında diğer arsenik kaynaklarından korunma da önemlidir. Endüstriyel süreçlerde çalışan sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmalıdır.
Arsenik etkileniminin bir diğer yolu olan tütün ürünleri tüketilmemelidir.
Arsenik içeren sular tarımsal sulamada (özellikle tahıllar) ve gıda hazırlama işlemelerinde kullanılmamalıdır
Ülkemizde su ile ilgili sınır değer var mı?
Ülkemizde de bazı bölgelerin toprak yapısı arsenikten zengindir. Bu durum bu bölgelerin sularında da arsenik düzeyinin yüksek olmasına neden olabilmektedir.
Ülkemizde gerek şebeke suları, gerek ambalajlı sular (kaynak suyu, içme suyu, doğal mineralli su) Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmekte ve birçok parametre yönünden düzenli olarak analiz edilmektedir. Arsenik de bu izlemi yapılan parametrelerden biridir.
İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik ve Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik kapsamında ülkemizde suda arsenik sınır değeri Dünya Sağlık Örgütü rehber değeri olan 10 μg/L (0.01 mg/L) düzeyindedir. Sudaki arsenik düzeyinin bu sınır değeri aşmaması gerekir.
Kaynaklar
http://www.who.int/ipcs/assessment/public_health/arsenic/en/
http://www.who.int/en/news-room/fact-sheets/detail/arsenic
Güler Ç. (2012).Çevre Sağlığı (Çevre ve Ekoloji Bağlantılarıyla). Ankara:Yazıt Yayıncılık
İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik
Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik
cevresagligi.org’da yayımlanan yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir