Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde kadın sorunlarının tüm boyutlarıyla ele alınarak tartışılmasına çok özenirim. Bilindiği gibi kimi ülkelerde resmî tatilken; kimi ülkelerde bırakın kutlamayı, söz edilmesi bile tabudur. Geri kalmış ülkelerde protesto günüdür. Geri kalmışlık düzeyi arttıkça kadınların protestoları, baskıcı yönetimlerin kurduğu korku düzenine isyan gibi sayıldığından; 8 Mart günleri “resmen” kadına yönelik fiziksel, ruhsal ve sosyal şiddet gününe dönüşür.
Bu durum giderek ağırlık kazanmasına karşın kadın ve çevre konusunun gündeme taşınmasını engeller. Haklı protestoları nedeniyle dövülen, tekmelenen, tutuklanan kadınların olduğu yerin habercilik gündeminde kadın ve çevre etkilenimi önemsiz bir ayrıntı durumuna düşer. Bir halk sağlıkçının bu konuyu birkaç gün gecikmeyle de olsa gündeme taşıma çabasının anlayışla karşılanmasını diliyorum.
Kadınlar günümüzde iş yaşamları dışında da kimyasallarla en çok karşılaşan grubu oluşturmaktadır. Etkilenime bağlı olumsuzluklar açısından en önemlileri içsalgı düzenini bozan kimyasallardır, bunlara “salgıbozarlar” denmektedir. Ev kadınları konutlarda sanki bir kimyasal havuzunda yüzmekte, yapı-içi hava kirliliğinin boyutu giderek artmaktadır. Tüm dünyada reklam sektörü yapı-içi hava kirliliğini artırmaya yönelik sistemli bir saldırı halindedir. Kadın “hijyen” ve “sağlıkla aldatılmakta,” evler dezenfektan, deterjan, deodorant vb. sayısız tür ve etkileme özelliğindeki kimyasal sağanağı altında kalmaktadır. Bunlara genel olarak canlıkıran (pestisit) denen, böcekkıran (insektisit), mantarkıran (fungusit), otkıran (herbisit) vb. maddeler de eklenmelidir. Ayrıca açık-hava etkilenimlerinden “biber gazının” gebelikle ve kadına özel diğer önemli tehlikelerinin söz konusu olabileceğini de belirtmeliyiz.
Kadının çevresel etkilenimi çocuk etkilenimiyle atbaşı gider hatta çocuk etkilenimi kadın etkilenimiyle katmerlenir. Özellikle küçük çocuklar daha çok anneleriyle aynı ortamı paylaşırlar ve birçok çevresel etkilenim çocukları büyüklerden çok daha büyük boyutlarda etkiler. Çocukların vücut ağırlıklarına görece olarak daha çok yemesi, soluması ve içmesi söz konusu olduğundan kirleticileri de daha büyük oranda alırlar. Kirleticiler hızla gelişen organları, hızlı üreyen hücreleri daha büyük oranda etkiler.
Her türlü kirlilik kadının özel çevresel etkilenimiyle yakından ilişkilidir. Cinsiyet, yoksulluk çevresel etkilenimi ağırlaştırır. Kadına özel sosyal çevre sorunları da göz önüne alındığında kadın ve çocuğun çevresel etkilenim açısından neden özel bir grup olarak ele alınması gerektiği kolayca anlaşılacaktır.
Çevredeki kirleticiler kadında kanser, akciğer hastalığı ve üreme sistemi sorunları gibi ciddi sonuçlara yol açar. Bulunan hastalıkların kötüleşmesine neden olur. Günümüzde en çok kanser, endometriyozis (rahim içini döşeyen endometrium tabakasının rahmin dışındaki başka bir bölgede büyümesi sonucu gelişen bir hastalık) ve menopoz üzerinde durulmaktadır. Kadının çevresel etkilenimi öylesine kapsamlıdır ki “kadın ve katı atıklar”, kadın ve sıvı atıklar” vb başlıklar bile söz konusu olabilecektir.
Birgün “kadınlar gününü” huzur içinde kutlamış olan kadınlarımızla bu sorunların çözümünü konuşabilme umuduyla.
cevresagligi.org’da yayımlanan yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir