KORONADAN SONRA BANYO VE YÜZME HAVUZLARI / Prof. Dr. Çağatay Güler

Covid19 nedeniyle kapanmış olan kamuya açık yerler, yeniden açılırken bazı uygulamalar zorunlu ve bazı önlemlerin alınması gerekip gerekmediği sık sık sorulmaktadır. Önce az bilinen önemli bir sorunu açıklayalım: Afet nedeniyle bir süre çalışma arası verilen bu gibi kuruluşlarda afet dışı nedenlere bağlı sorunlar büyük oranda artar. Kazalar da buna dahildir.

Kaplıca ve yüzme havuzları yüksek geri emilim ve çapraz bağlantı riski olan birimlerdir. Tesis bu açıdan değerlendirmeli, kirli su ile temiz su şebekesi arasında bağlantı ve emilim olasılığı bütünüyle ortadan kaldırılmalıdır.

Kapatılma ve açılma sürçlerinin lejyoner hastalığı gibi bakteri etkenli bulaşıcı hastalıkların yayılımı açısından da risk oluşturduğu unutulmamalıdır. Özellikle ek boru bağlantıları yapıldı ya da yeraltı boru müdahaleleri söz konusu ise lejyoner hastalığı için zorunlu olan dezenfeksiyon uygulamalarının yapılıp yapılmadığı denetlenmelidir.

Olağan işletme koşullarını sağlayan yüzme havuzları, su eğlence parkları ve kaplıcalardan bulaşmış herhangi bir covid19 vakası bildirilmemiştir.  Bu kurallara uymayanlar ise kimi üreme ve boşaltım sistemi hastalıkları, kulak ve göz yangıları, üst solunum yolu sorunları her zaman olasıdır. Olağan bakım ve arıtım uygulamaları yapılan bu gibi yerlerde sularla, diğer hastalıklar gibi  covid19’un da bulaşmayacağı kabul edilmektedir.

Hiçbir önlem niteliği tam olarak belirlenmemiş bir hastalık etkeninin bulaşmasına karşı garantili bir koruma sağlayamayacağı; kişilerin kendilerini ve başkalarını koruma sorumluluğunun esas olduğu unutulmamalıdır. Bireysel korunma önlemleri buralarda da önemini korur. Covid19’un toplum sağlığı açısından yarattığı en büyük tehlike, kimilerinde kişiler arası uzaklık, el yıkama, maske vb. uygulama ve önlemlerin sadece covid19’dan korunmaya yönelik uygulamalarmış gibi bir edinime yol açılmasıdır. Semmelweis’tan beri yaşamsal önemi belirlenmiş olan el yıkama sadece mikroplardan değil kimyasal kirlilkten de bizi korur. Maske kullanılmasa bile öksürür ve aksırırken ağız ve burnun kapatılması zaten zorunlu bir sosyal önlemdi.

Kaplıca ve yüzme havuzlarının düzenli bakım ve denetimleri kapalı olduğu dönemlerde de programlandığı biçimde sürdürülmelidir. Su parkları, dalga havuzları, yavaş akımlı ırmak özelliğindeki havuzlarının suyunun arıtım etkinliği çok daha büyük önem kazanır. Bu nedenle daha sık denetlenmelidir. Ancak yeterli koruma bilinci olmayan kurum ve kuruluşlarda bu ihmal edilmektedir.  Böyle bir durum söz konusu ise işletme etkinliği baştan sona denetlenmeli, gerekiyorsa teknik destek alınmalıdır.

Eğer teknik elemanlardan ayrılan oldu ve yerine deneyimsiz bir eleman alındı ise bu kişilerin eğitimi yaşamsal önemdedir. Özellikle su süzme, dezenfeksiyon ve çevrilme sistemlerinin etkinliği gözden geçirilmelidir.

Kaplıca havuzları esas alınarak kaplıcalardan ve havuzlardan yararlanan yükü kişiler arası mesafeyi korumaya elverişli sayıya indirilmelidir. Bu sayılar havuzların hacmi ve bu havuz suyunun yenilenme zamanı ile yakından ilişkilidir.

Yeniden açılacak tesislerde girişi ve havuz bölgesine yerleştirilecek elektronik tabelalar güvenlik açısından çok yaralı olacaktır. Bu tabelalarda havuzda kaç kişi olması gerektiği, kişiler arası mesafe zorunluluğu, girmeden önce duş, maske ve el yıkama gereği belirtilmeli. El yıkama birimlerinin yerlerini gösteren tabelalar yönlendirici olabilir. El yıkama muslukları ile kullanacak olanlar arasındaki uzaklık en aza indirilmelidir. Bu amaçla tesis açık alanlarına da el yıkama musluklarının yerleştirilmesi gerekebilir.

Tesise giriş ve çıkış işlemlerinin yapıldığı banklarda pleksiglas ya da cam yerleştirilmeli, karşılıklı görüşmeler için 2 metrelik uzaklık çizgi ya da renkli bantlarla işaretlenmelidir.

Kaplıcalar ve yüzme havuzları yeniden açılırken uygun bakım ve arıtım düzeninin tam olarak sağlanıp sağlanmadığı gözden geçirilmelidir. Pompalama hızı ve etkinliği, sıcaklık, kimyasal denge, ikinci dezenfeksiyon sistemleriyle ilgili sorun olup olmadığı belirlenmeli varsa giderilmelidir.

Alan ve havuz kenarı mobilyaları açısından yerleştirmede mesafe hesabı yapılırken alan olarak 15-16 metrekareye bir şezlong, uzunluk tek başına yeterli ise 5 metreye bir şezlong konulacağı varsayılmalıdır. Gerekirse sabitleme olanakları düşünülmelidir.

Sıra beklerken, etkinlik aralarında yeni müşteri gruplarının girmesinden önce ek dezenfeksiyon gerektiğinde bekleyenlerin yığılmamalarını sağlayacak önlemler alınmalıdır.

On beş günden daha uzun süre kapalı kalmış işletmeler yeniden açılırken özel kimyasallar, sisleme uygulamaları vb. gerekmez. Sisleme her koşulda, açık alan ya da kapıardında gereksiz ve yararsızdır Su ve deterjanlarla olağan temizlik yeterlidir. On beş günden kısa süreli bir kapanma söz konusu ise en basiti bire dokuz sulandırılmış çamaşır suyu olmak üzere klorlu bileşikler dışında herhangi bir dezenfektan kullanılmasına gerek bulunmamaktadır.

Korona salgınından sonra toplumumuzda oluşan bir başka yanlış algı daha oluşmuştur. Dezenfeksiyonun sonsuz bir garanti sağladığını sananlar olabilmektedir.  Dezenfeksiyonun garantisi “bulaştırabilir ilk kişinin” dokunduğu, aksırdığı, hapşırdığı ana kadardır. Esas olan kişilerin kendi ve başkalarının sağlığını koruma sorumluluğunun bilincinde olmalarıdır. Nem yüzdesi yüksek ortamlarda damlacıkların mesafeleri kısalır ancak asılı kalma süreleri uzar. Nem oranı yüksek ortamlar kişilerde hapşırma ve öksürmeyi uyarır. Bazı kişiler ise güneş etkisiyle ardı ardına hapşırma eğiliminde olabilir. Bu özellikteki kişiler yüz kalkanı takmalıdır.

Nem oranı yüksek ortamlarda maske kullanmak da oldukça zorlaşabilir. Maskelerin içten ve dıştan ıslanması, eğer üç katmanlı cerrahi maske özelliği yoksa ortamdan etkilenmeyi kolaylaştırır. Eğrilmiş, bükülmüş ilmek atılmış dokuma bezlerin koruyuculuğu kısa sürede kalkar. Şişen iplikler solumayı güçleştirir. Maske bezlerinin dokumasız özellikte olması en uygunudur. Ülkemizde birçok maske dokuma bezlerden üretilmeye başlaması koruma işlevini ve kullanım etkinliğini çok azaltmaktadır.

Kaplıca ve yüzme havuzlarından yararlanacak kişilerin duş almaları, ayaklarını yıkamaları zaten olağan koşullarda da istendik bir uygulamadır. Ancak korona dönemlerinde daha büyük önem kazanır. Bu kez saçların, sakal ve bıyıkların, yüzün ve ellerin iyice yıkanması gerekir. Yüzme havuzu çevresinde uygun sayıda ve yığılmayı önleyecek biçimde el yıkama yerleri bulunmalı, yıkama suları ızgaralı ayaktan akıp gitmeli, açığa verilmemelidir. Sıvı sabun da bulundurulması zorunlu olan bu el yıkama yerlerinden biri yüzme alanına giriş noktasına yakın olmalı, yeni gelen herkes ellerini yıkayarak alandan yararlanmaya başlamalıdır.  Kaplıca havuzlarında da el yıkama gereği olduğunda çok uzun yürüme zorunluğu olmamalı, el yıkama olanağına kolayca ulaşılmalıdır.

Etkin bir biçimde olağan arıtımı sağlanan bir yüzme havuzu ya da kaplıca havuzu covid19’dan korunmaya yeterlidir. Ancak bürolarda, personel ve yararlananlar arasında, yemekhanelerde, dinlenme alanlarında bireyler arası bulaştırma diğer yerlerde olduğu gibidir. Bu gibi yerlerde etkin deterjan ve su temizliği ile, el değen yerler, kolay kirlenen yüzeylerin temizlik ve dezenfeksiyonu zaten olağan koşullarda da yapılması gereken uygulamalardır. Her kat merdiven başlarında, asansör giriş çıkışlarında el dezenfektanı yerleştirilmesi el yıkama olanağı bulununcaya kadar pratik bir önlem olabilir.

 

 

cevresagligi.org’da yayımlanan yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir