Son dönemde yaşanan gündelik hayat gelişmeleri “enerji ve yakıt yoksulluğu” kavramını gündeme getirmemizi gerektiriyor. Elektriğe ve doğalgaza kışa girerken gelen yüksek zamlar bir kez daha yoksulları vurdu ve vurmaya da devam edecek gibi görünüyor. Pandeminin sosyal ve ekonomik etkileri ve artan gıda fiyatları ile birlikte düşünüldüğünde derin etkiler bırakacak bir durum yaşanıyor.
Enerji ve yakıt yoksulluğu kavramları zaman zaman birbiri yerine kullanılsa da farklı yanları olan kavramlar. Yakıt yoksulluğu daha çık “ısınma” ilişkili, enerji yoksulluğu ise ısınma dışındaki farklı gereksinimleri de (örneğin aydınlatma, yemek pişirme vb) işin içine katıyor.
Yakıt yoksulluğunun tanımları içerisinde en dikkat çekici olan ve belki de bu tanımın “ölçülebilirliğini” de sağlayan Birleşik Krallık Enerji ve İklim Değişikliği Bölümü’nün tanımı. Bu tanıma göre yeterli ısınma için gelirinin yüzde 10’undan fazlasını yakıta harcaması gereken bir hane yakıt yoksulluğu içinde.
Diğer bir deyişle hanenize giren gelirin %10’undan fazlasını ısınmaya harcamak durumundaysanız haneniz yakıt yoksulluğu içinde. Peki “ısınma” kime göre tanımlanacak? Aslında bunun da kriteri belli; yatak odasında 18 oC oturma odasında 21 oC. Evinizi bu biçimde ısıtmak için gelirinizin %10’undan fazlasını harcamak zorundaysanız “yakıt yoksulluğu” içindesiniz.
Yakıt yoksulluğunu belirleyen üç dinamik var:
- Enerji verimliliği
- Gelir
- Enerji fiyatları
Şimdi bu kapsamda aylık doğalgaz ve elektrik faturalarına bakalım bir de asgari ücrete ve emekli maaşlarına. Türkiye’de 2020 yılı verilerine göre kayıtlı işçilerin yüzde 42’si asgari ücretle çalışıyor. Yaklaşık 13 milyon emekli var ve bunların 9.3 milyonu kendi primlerini ödeyerek emekli olanlar, dört milyona yakını ise maaşları oldukça düşük olan dul ve yetim aylığı alanlar.
Dolayısıyla Türkiye’de son zamlar yoksulluğu derinleştirecek etkiler ortaya koyacaktır. Zaten varolan yoksulluk daha da derinleşecek ve yoğunlaşacak. Dünya Bankası’nın 2020 yılında Türkiye için “mutlak yoksulluk” (hanehalkı veya bireyin yaşamını sürdürebilecek asgari refah düzeyini yakalayamaması durumu) oranının arttığını ve %12,2’ye çıktığını olarak belirtilmişti.
İngiltere’deki istatistikler, 2019 yılında hanelerin %13,4’ü yakıt yoksulluğu yaşadığını gösteriyor. Genel olarak enerji fiyatlarındaki artışlar, Avrupa genelinde daha fazla haneyi enerji yoksulluğuna itiyor. Enerji verimliliği açısından sorunlu konutlarda yaşayan düşük gelirli insanlar enerji yoksulluğuna kayma riskiyle karşı karşıya kalmış durumda ve kış zor geçiyor. Bir diğer sorun iklim değişikliği etkilerini azaltmaya ilişkin alınacak önlemlerin enerji yoksulluğuna etkileri.
Türkiye’de ise yapılan bazı analizler 2016 yılında hanelerin %24’ünün elektrik, su ve doğal gaz faturalarını ödemekte zorlandığını gösteriyordu. Aradan geçen beş yılın bu tabloyu olumlu olarak değiştirmediğini söylemek zor olmasa gerek. Özellikle bayat ekmek kuyruklarına, pazarda artık ürün toplayanlara bakınca.
Yoksulluk bir halk sağlığı sorunudur ve yoksulluğa neden olan faktörler ortadan kaldırılmadıkça çözülemez.
Zamlar bu halk sağlığı sorununu derinleştiriyor!
Türkiye’de yakıt ve enerji yoksulluğunun belirleyicisi üç başlıkta da (Enerji verimliliği, gelir, enerji fiyatları) derin sorunlarımız var.
Kaynaklar
Hills, John (2011) Fuel poverty: the problem and its measurement. CASEreport, 69. Department for Energy and Climate Change, London, UK.
Selçuk, I.Ş. & A.G. Gölçek & A.M. Köktaş (2019), “Energy Poverty in Turkey”, Sosyoekonomi, Vol. 27(42), 283-299
https://www.gov.uk/government/collections/fuel-poverty-statistics
Streimikiene D. ve ark. Climate Change Mitigation Policies Targeting Households and Addressing Energy Poverty in European Union. Energies 2020, 13, 3389
cevresagligi.org’da yayımlanan yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir