Totaliter tüm rejimlerde yergi, düşmanları ve şeytanlaştırılan toplum kesimlerini hedef almadığı sürece yasaktı. Günümüzde bile kimi ülkelerde mizahçılar liderlerle alay ettikleri gerekçesiyle tutuklanmaya, hırpalanmaya devam etmektedir.
Mizah birilerinin sandığı gibi salt eğlence değildir; bir yaşama düzengesi, bir tür doğruyu söyleme biçimi ve gücü dizginleme aracıdır. Bir toplumda mizahın bastırılmasının derin ve geniş kapsamlı sonuçları olabilir, çünkü mizah hem sosyal bir yumuşatıcı hem de incelikli bir muhalefet biçimi olarak hizmet eder. Mizahı baskılamak muhalefeti ortadan kaldırmaz; sadece yeraltına iterek toplumu daha korkulu ve kötülüklere karşı dirençsiz hale getirir.
Bir hükümet veya otorite esprileri, yergi ve gülünç anlatımı kısıtlayıp, baskıladığında toplumsal çöküntü artar. Özgür ifade ve yaratıcılık baskılanır. Komedyenler, yazarlar ve sanatçılar cezadan kaçınmak için otosansüre zorlanırlar. İktidarı eleştirmek için önemli bir araç olan yergi ortadan kalkar ve kamusal söylem zayıflar. Yaratıcı sanat ürünleri azalır ve devlet onaylı hale gelir, kültürel canlılığını yitirir. Korku ve toplum gerilimi artar. İnsanlar, özel yaşamlarında bile açıkça konuşmaktan korkar hale gelir. Espriler ihbar edilip davalarda delil olarak kullanılmaya başlar, toplumsal güvensizlik artar. Toplum daha hoşgörüsüz hale gelir ve gülme yoluyla stresle başa çıkma becerisi azalır.
Mizah genellikle hayal kırıklığı için bir tahliye vanası görevi görür. Mizahını yitiren birey ve toplumlarda kızgınlık birikir. Esprilerle ifade edilebilecek küçük eleştiriler öfkeye veya huzursuzluğa dönüşebilir. Kara-mizah, internet meme’leri, yeraltı mizahı bir tür pasif direniş haline gelir. Giderek bireyler bile günlük yaşamlarındaki sıradan gülünçlemeleri alay, aşağılama ve hakaret olarak algılamaya başlar. Günlük yaşamda kaba kuvvet kullanımı olağanlaşır. Kaba kuvvet giderek örgütlü hale gelebilir.
Mizahın baskılanması otoriter kontrolün güçlendirilmesi amacını taşır. Liderlerine gülemeyen bir toplum, kişilik ya da lider kültlerine daha yatkın hale gelir. Espriler bile tehdit olarak algılandığında rejim daha korkutucu görünür. Zamanla zararsız mizah ile “yıkıcı” sayılan arasındaki çizgi belirsizleşir ve en masum espriler bile suç sayılır.
Gülmenin olmadığı bir ortamda toplumun moral düzeyi düşer. Ruh sağlığı bozulur; kahkaha zor zamanlarda bir başa çıkma düzengesidir. Geleneksel mizaha dayanan halk esprileri ortadan kaldırılırsa ulusal kimlik zayıflayabilir.
Yergi, insanların otoriteyi sorgulamasına yardımcı olur; onsuz propaganda sorgulanmaz, eleştirel düşünce aşınır. Gereğinde alay edilemeyen yönetimsel absürtlüklerin fark edilmesi zorlaşır. Mizah ortadan kalktığında, toplum bireyleri yalan, iftira ve aldatıcı propagandaları içselleştirebilir. Mizahın yokluğu eleştirel düşüncenin, düşünce özgürlüğünün hatta tüm hak ve özgürlüklerin “beka sorunudur”. Bu nedenle mizah direnmeli, toplumu yalnız ve güçsüz bırakmamalıdır.
cevresagligi.org’da yayımlanan yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir