ENFLASYON İŞSİZLİK VE JASON ! / Çağatay Güler

Doğrudan ve dolaylı çocuk sömürüsü enflasyonla artar. Enflasyon kimi etkilemez ki demeyin. Halk sağlığı eğitimi ve bilinçlenmesi olaylara farklı bakar: enflasyon-aile-çocuk işçiliği; enflasyon-anababa- çocuğa ayrılan nitelikli zaman; enflasyon-öğretmen- eğitim; enflasyon-reklamlar; çocuk koşullanmasında artış… Nasıl olsa medya bunların tartışılmasına bir saniyesini bile ayırmayacaktır. Dinlemek isteyen de yoktur zaten.  Kazara biri okur umuduyla sitemize taşımaktan başka çaremiz yok. Yetkili, enflasyon sürecinde çocuklarla ilgili “risk yaklaşımının” önemini kavrayacak birinin okuyabileceği umuduyla…

Enflasyonun tetiklediği süreç bir çocuk kıyımı ve çocuk kırımı sürecidir. Ceyhun Atuf Kansu yaşasaydı bir de “Enflasyon Ağıdı” yazardı “Kızamuk Ağıdı” gibi. Güncel bir “İş ve Çevre Sağlığı” kitabının editörü olan LaDou (2014) “bütün işçiler arasında en kolay sömürülenler çocuklardır” der. Bazı Asya ülkelerinde çocuklar işgücünün %11’ini oluşturmaktadır. Bu oran Afrika’da %14, Latin Amerika’da %4’tür. Bizde 2 milyon. Bütün dünya da 250 milyon çocuk, çocuk işçidir. 5-7 yaş arasındakilerin altıda biridir bu. Bu çocukların 180 milyonu onları örseleyecek, bedensel, ruhsal ve sosyal iyiliklerini yıkıma uğratacak işlerde çalışmaktadırlar. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) bu kötü çalışma biçimlerine “child labor” diğerlerine “child work” der teknik kaynaklarında ve birinciyi yasaklar, biz her iki terimi de “çocuk işçiliği” diye çevirip işe iyi tarafından bakarız. Aslında çok iyi biliriz ki “şeytan ayrıntı da gizlidir”.

“Kanadalıların Sağlığı” adını taşıyan raporların ikincisinde yer alan bir soru-yanıt zinciri vardır:

“-Jason neden hastanede yatıyor?

-Çünkü bacağı çok kötü mikrop kapmış

-Peki neden bacağı mikrop kapmış?

-Çünkü bacağı yaralandı ve yaraya mikrop bulaştı.

-Peki neden bacağı yaralandı?

-Çünkü oturdukları binanın yakınındaki bir hurdalıkta oynamaktaydı ve buradaki sivri metal atıkların üzerine düştü.

-Peki neden hurdalıkta oynuyordu?

-Çünkü yaşadıkları yer bakımsız bir mahalleydi. Çocuklar karışan gözeten olmadan hurdalıkta oynardı.

-Peki neden o mahallede yaşıyordu?

-Çünkü ana-babasının daha iyi bir yerde yaşamalarını sağlayacak gelirleri yoktu.

-Peki neden ana-babasının daha iyi bir yerde yaşamalarını sağlayacak gelirleri yoktu?

-Çünkü babası işsizdi ve annesi de hastaydı.

-Peki babası neden işsizdi?

-Çünkü babası iyi bir eğitim alamamıştı ve iş bulamadı.

-Peki neden …?”

Bu bir enflasyon sarmalıdır. Enflasyonu yüksek bir Asya ülkesinde işi çocukların sağlığı ve esenliği olan bir kuruluşu ziyaret ediyorduk. “Kölelikten kurtarılmış” bir çocuk getirilmişti oraya, daha önce anne ve babası tarafından birine 5-10 dolar karşılığı “yardımcı” olarak verilmişti. Tam anlamıyla kölelikti bu aslında. Oyun araçları ile dolu bir bahçede “bugün ne istiyorsan yap” denmişti. Oturup kalmıştı bir kenarda. İstediğini yapabilmenin ne demek olduğunu bilmiyordu. Kaydırağı gösterip “istersen buradan kayabilirsin” dediklerinde “neden” diye sordu… Akşama anne babası gelip aldı, ellerinde resmi kâğıtlar vardı ve çocuklarını geri almak haklarıydı! Ertesi gün yeniden “yardımcı” olarak satılacaktı bir başka efendiye… Dönerken uçakta ucundan kıyısından konuşmaya çalışmıştık elinden bir şey gelmeyen aciz tanıklar olarak. İçimizden biri “Bizimkiler şanslı” demişti, “en azından aileleriyle birlikteler!” Bir tür ezikliğimizi giderme çabasıydı aslında. Aileleriyle birlikte uçaktan canlıkıran püskürtülen tarlada çalıştıktan sonra, tarlanın kenarındaki “evlerine” dönüyorlardı, dört sopayı çevreleyen naylon ve tenekelerin duvar olduğu evlerine. Anneleri dert kaynatıyordu teneke kutudan tencerelerinde. Yol boyu sustuk uçakta, önleyemediğimiz çağdaş köleliklerin utancıyla. Çağdaş olmanın çağcıl olmak anlamına gelmediğini bilecek kadar “okumuş çocuklardık”, vicdanımızı susturmanın utancımızı kaldırmayacağını da.

Çocuk yoğun iş ayları gelmekte. Hele bir de işsizlik olursa… Babalar ve anneler işsiz kaldıkça çocuklara “çok iş düşer”. Babalar ve anneler işsiz kaldıkça çocuklar “gözden ırak olurlar.” Eğer birileri, kötü niyetli mihraklar ya da dış güçler enflasyonu da sararlarsa başımıza, bırakın ıvırı zıvırı da çocukları kollayın. Yemin ederim ki bu bir beka sorunudur.

 

 

 

 

 

cevresagligi.org’da yayımlanan yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir