Uzun süre fırsat kolladıktan sonra korona virüs 19’u tenha da kıstırdım. Kaçma şansı olmadığını anlayınca:
-Tamam Kamil abim, daha fazla yaklaşma, bilirsin sana hörmeimiz vardır, lütfen 1,5 metre, birkaç adım, üç dört adım, üç ya da beş metre uzaktan sor sorularını!
-Hangisi doğru diye şaşaladım.
-Ne bileyin abi, ben sadece televizyonda, basında önerilen mesafeleri sıraladım, sen seç birini dedi. Hemen sorularımı sıralamaya başaldım:
-Ulan Korona! Nedir bu millete ettiğin zulüm?
-Abi benim suçum ne? Benden korunmanın yolları ne pek? El yıkama… Daha önce ellerinizi yıkamanız gerekmiyor muydu? Kirli ellerinizi, ağzınıza, gözünüze sürmemek! Peki daha öncedem kirli parmağınız ağzınızda, burnunuzda, gözünüzde gezmenizin alemi var mıydı? Onun bunun suratına öksürüp hapşırmamak! Daha önce böyle bir hakkınız var mıydı?
-Bireysel önlemler etkili oldu mu?
-Muhterem abim, bazıları dirseğinin içine hapşır filanla başlayarak işi oldukça zorlaştırmalarına rağmen bir dereceye kadar… Çoğu dirseğinin içini denk getirene kadar kolunu kırmadığı kaldı! El yıkama deyip geçme, el yıkama olanağı önemli bir sosyal statü farkıdır, tabi su faturasını ödeyebiliyorsa… Maske dersen çoğu dolaptan domuz gribi zamanından kalmış maskesini çıkardı. Çevrede kimse yoksa katlayıp cebine koyuyor, aklına estikçe yeniden takıyor! Kimileri lastik eldiven takmış, eldivenli eliyle sigara tüttürüyor, banka dekontu uzatıyor!
-Parada çok olduğun söyleniyor?
-O yoksulları avutmak için uydurulmuş tevatür. Veznedarlarla ilgili olarak para kaynaklı bir salgın saptanmış değil. Seçici besi yerlerinde el bebek gül bebek yüzlerce meslektaşımı üretebilirsiniz. Bunlar bağışıklık sistemini uyarmaktan başka bir etki yapmaz!
-Ya sen?
-Yahu, biri paranın üstüne öksürür, öksürüklediği avucunda ovalar, anında sana aktarırsa, sen de elini yıkamaz ağzına, burnuna, gözüne sürersen… Ben de senin ağzına … bulaşırım! Ceketinin kolu, ya da kirli maskeden farklı değil!
-Ama paralar keten ve pamuktan yapılır?
-Paralar kâğıda basılır. Hirdofobik (susevmez) kâğıda; hidrofilik (susever) pamuk ya da ketene değil… Başlangıç ister keten, ister pamuk, ister selüloz olsun kimyasal süreçlerden sonra kâğıt hamuru oluşur ve süreç tamamlanır. Sade ürünün niteliği değişir. Yoksa paralar pamuklu ya da keten dokuma, pazen ya da basma kumaş değil. Keşke öyle olsa. Çamaşır makinesine aklar kurtulurdunuz!
-Madeni paralar?
-Onlar metal alaşımlar, kirlenirler!
-Yani?
-Her seferinde otoklava atmayacaksan, parayı say elini yıkar, ben çeker giderim.
-65 yaşındakilere düşmanlığın nedir ya da 64 yaşımdakilere neden torpi geçiyorsun?
-Abim, bak sana bir sır vereyim: Ben 64 ü 65’ten ayırt edemem aslında… Muhterem büyüklerimize ayıp olmasın diye sesimi çıkarmıyorum. Geçen gün birinin nüfus kâğıdını inceleyen polisler “65’e basmaay daha bir günü var” diye bıraktılar. Ben çoktan zımbalamıştım onu! Bir diğeri 65’inden bir gün, gün aldı diye ceza yedi.
-Gerçekten ayıramıyor musun?
-Ayıramam abi… Çocukkem, bize uzaktan eğitimde matematik dersi yerine propaganda yapmışlardı! Bırak atmış yetmişi, üçü beşi bilmem!
-Bizde geç çıktığın için teşekkür ederim…
-Teşekkürlük bir şey yok… Ben gizli gizli ilerliyordum. Sizinkiler papatya falına bakıyordu: açıklasakda mı saklasak, açıklamasakda mı saklasak! Elinoğlu sizden gidenlerden tuttuklarımı açıklamaya başlayınca çaresiz açık ettiler beni! Son altı ayın mezarlık kayıtlarını yaş gruplarına göre inceleyen var mı ki?
-Sağlık kayıtları mı yani?
-Sayın abim, sağlık kaydı mı kaldı? Şimdilerde kayıt dediğin yuttuğun hapların, altına yattığın makinelerin listesi!
-Mezarlara kireç işine ne diyorsun?
-Bana kireç söker mi abim! O aslında yaptıkları bir çeviri hatasından… Teknik anlamı yerine sıradan karşılığını kullandıklarından… Aslında kireç kaymağı olacaktı, eskiden etkisi nedeniyle kastar da denirdi… Halk gördüğü her beyaz toza kireç der malumaliniz. Bu nedenle kilo kilo kireç… Badana bana iyi geldi aslında! Bidaha ki varyasyonumda duvar kâğıdı isterim!
Korona keratasını biraz şımarmış buldum. Yine de sormadan edemedim:
-Sana karşı bazı toplu eylemler var, bunlardan etkilendin mi?
-Valla, “geçmiş olsun denilenlerle, denilmeyenler” arasında iyileşme süresi bakımından bir fark yok biliyorsun. Bu uygulamaların süreci nasıl etkileyeceğini ben de merak ediyorum!
Ses kaydı yapan usp belleğimi kapatırken:
-Allah seni ıslah etsin dedim.
-Kader utansın dedi!
Beni boşa getirmek için elime hamle etmeye yeltendi:
-Hadi ordan, yersin şimdi şaplağı dedim.
Başına gelecekleri anladığından kaçıp kayboldu…