Gelişmekte olan ülkelerde terimler birbiri yerine kullanılır. Kavramların içi boşaltılır. Eylemler yozlaştırılır. Gençliğimde çok saftım. İnsanların doğruyu bilmedikleri için yanlış yaptıklarını sanıyordum. Artık yaşlandım. İnsanların doğruyu çok iyi bildiklerini, çıkarlarını korumak için bile bile yaptıklarını çok iyi biliyorum. Bir belediye başkanı benimle birlikte hileli ürün satan esnafa ceza verir beni sevindirirdi. Bir süre onu örnek gösterdim. Sonra esnafın onu ziyaret edip “bir çayını” içtiğini onun da “Resen” cezayı kaldırıp onları sevindirdiğini anladım. Bu bir oy toplama yöntemiydi.
Halk sağlığı ile ilgili olaylarda “inceleme başlatmak” bir soysuzlaşma simgesi haline geldi. Emniyet güçlerinin konuyla ilgili soruşturmaları halk sağlığı incelemesi değildir. Emniyet güçleri suçlu ararlar. Halk sağlığı incelemelerinde suçlu aramayız, söz konusu olayın yinelenmemesi için ne yapılması gerektiği araştırılır.
Bakan beyin “konuyla ilgilenin” demesi halk sağlığı incelemesi değildir. Bakanlık soruşturmaları da halk sağlığı incelemesi değildir. “Şu adamın durumunu bir inceleyin” emri “sevmediğim şu adamı görevden alabilmem için bir kılıf uyduruverin” demektir. Herhangi bir resmi görevliyle ilgili “inceleme başlatın” emrinin altında birkaç gizli nedenden biri vardır:
-Oh elimize fırsat geçti, şu adamdan kurtulalım.
-Adamımızın zarar görmemesi için işi uzatalım. Balık akıllılar unutunca olayı kapatırız.
-Topluma alışması için zaman tanıyalım.
-Şu işi bir sahipsizin üstüne yıkalım.
En az 70 yıldır tüm dünyada temel kitap olarak okutulan kaynağın en eski yazarlarından olan Rosenau II. Dünya savaşından sonra kanıtladı. Kendisi de sınır halk sağlığı birimlerinden birinde çalışan Rosenau para, kalem, kitap, dergi vb.nin salgın yapmayacağını kanıtladı. Yıllardır sadece verem hastalarının yemek kapları, çatal, bıçak vb.nin kaynatılması gerektiğini söylememiz bundan. O zamanlar bırakın parayı dış ülkelerden ABD’ye giren meyveler de formaldehite batırılırdı. Başlangıçta kızan ithalatçılar bu uygulama kaldırılınca daha çok kızdılar. Çünkü incir, üzüm dahil meyvelerin formaldehite batırılması raf ömrünü uzatıyordu.
Bilimsel araştırmaların hepsi halk sağlığı incelemesi değildir. Birisi eline pamuklu çubuğu alıp paralara sürttükten sonra özel besi yerlerinde 500 mikrop ürettim diye bağırabilir. Ama bu bir halk sağlığı uyarısı değildir. Ben ona söyleyeyim biraz daha sıksa bin de üretebilir. Paraya dokundu diye çocuğu eline dezenfektanlar sıkan anneler yaratınca hangi salgın tehlikesini önlediğini sorsanız yanıtlayamaz. Çocuğu ellerini kimyasallara bulamak çocuğun bağışıklık sisteminin güçlenmesini engeller. Bizde serbestçe satılan “anti bakteriyel” sabunlar çoğu gelişmiş ülkede kurukafa işareti ile satılır. Anlıyorum, basının çabası daha çok satmak, daha çok izlenmek ama Allah rızası için kıyıda köşede bir de halk sağlığı görüşü verin.
“Ankara’da şarbon vakasından sonra inceleme başlatıldı” haberlerini okuyunca bunları düşündüm. İlk tren kazasından sonra da “inceleme başlatılmıştı”. İkincide de üçüncüde de… Sonraki kazalarda da “inceleme başlatılacak”. Toplu balık ölümleri için de inceleme başlatılır hep. Sahi ne oldu bu incelemelerin sonucu? Alın size bir toplu bölük ölümü daha:
“Manisa’nın Kırkağaç ilçesinde Bakırçay Nehri’nin bir kolu olan Karakurt Çayı’nda toplu balık ölümleri yaşanması üzerine inceleme başlatıldı”. Ben de size bir haber vereyim:
-Bu tip balık ölümlerine yol açan maddeler çevremizde çok yaygın ve içme suyu arıtım tesislerinde arıtılamaz.
Toplu balık ölümlerinde balıklar gömülür. Yenilmez ve yem yapılmaz. Ben incelemeden vazgeçtin, balık çiftliği ölümlerinde balıkların gömüldüğü yeri göstersinler razıyım.
İncelemeniz işi gürültüye getirecek biliyorum. Bu nedenle gerçek nedeni ben söyleyeyim:
1.Şarbonun nedeni sağlığı tedaviden ibaret sanıp sağlık ocaklarını kapatmanız ve sahadan veteriner sağlık memurlarını ve insan sağlık memurlarını çekmenizdir. Sahadaki hekim ve veterinerler her Kurban Bayramından önce seferberlik ilan ederlerdi.
2.Gelecek kurbanda da şarbon olmazsa bir başka zoonoz yani insan ve hayvanların ortak hastalığı çıkacaktır.
cevresagligi.org’da yayımlanan yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir
Sevgili Çağatay ellerine sağlık…… yine kitabın ortasından yazmışsın. Birde okuyup anlayan ve gereğini yapan olsa
Umarım “seninle ilgili inceleme (!) başlatmazlar….. hani başlatsalar ne yazar Ayşe Akın
Çok değerli bir iş yapıyorsunuz Elinize sağlık
Sayın hocam merhaba,
Yazınızı ilgiyle okudum ve çok yararlandım. İzninizle bir endişemi sizinle paylaşmak isterim. Ben 28 yıldır verem savaş dispanserinde çalışmakta olan bir hekimim. Yazınızın bir yerinde ”Yıllardır sadece verem hastalarının yemek kapları, çatal, bıçak vb.nin kaynatılması gerektiğini söylememiz bundan” şeklinde ifade etmektesiniz. Verem hastalığı bildiğiniz gibi solunum yolu ile bulaşmakta ve oral yoldan bulaş genel kanının aksine bilinmemekte. Halkın bu şekilde bilgi ve algısı sonucunda, verem hastaları hem yakınları, hem de çevreleri tarafından gereksiz yere izole edilmekte ve ayrımcılığa maruz kalmakta. Hoşgörünüze sığınarak yazınızın bütünün güzelliği ve aydınlatıcılığının da altını çizerek paylaşmak istedim.
Saygı ve sevgilerimle. Dr. Filiz Öztürk