Düğünlerde sıkılan tabancaların aldığı canlar yetmedi! Sokak magandalarının havaya sıktığı tabancaların balkonunda, evinde oturmakta olanları yaralayıp, öldürdüğü de yetmedi! Maç galibiyeti kutluyoruz diye akıtılan kanlar, alınan canlar da yetmedi. Bu kez silahlanmanın yaygınlaştırılmasına yönelik sinsi bir çabanın sistemli olarak yürütüldüğünü hissediyoruz. Bir yetkili diğer illerden kat kat fazla silah ruhsatı vermekle övünüyordu. Eski bir sağlık müdürü olarak size garanti vereyim, silah alanların çoğu kalemtıraşla kalem açarken bile parmağını kesecek bir yetkinlik düzeyindedir. Ruhsal açıdan yeterliklerinin nasıl değerlendirildiğini bir yana bırakıyorum.
Artık güvenlik için herkes başının çaresine mi bakacak? Herkes hasım bellediğine karşı ilk fırsatta silaha mı sarılacak? Durumdan vazife çıkarıp kendilerini savcı, yargıç, cellat yerine koyanlara gün mü doğacak? Devletin güvenlik güçleri vatandaşlarına karşı sorumluluklarını yerine getiremeyecekler mi?
Gelişmiş ülkelerde yapılan çalışmalar evde bulundurulan silahların her bir kendini savunma ya da yasal olarak haklı görülebilecek nedenlerle ateşlenmesine karşın 4 kaza, 7 cinayet amaçlı ve 11 intihar ateşlemesinin söz konusu olduğunu gösteriyor. ABD’de 2005-2010 arasında kaza sonucu ateşlemeye bağlı 3800 ölüm olduğu, kurbanların üçte birinin 25 yaşından küçük olduğu belirtiliyor. Diğer bütün ülkelerde yapılan çalışmalar ve istatistiksel veriler sivil silahlanma sayısındaki artışa paralel olarak kaza sonucu ateşli silah yaralanma ve ölümlerinin de arttığını gösteriyor.
Yine ABD’de en yüksek silah sayısına sahip eyaletteki ateşli silah kazasına bağlı ölüm, en düşük eyalettekinin dokuz katı. Yine yüksek silahlanma görülen bu eyalette 5-14 yaş ölümü düşük olan eyalettekinden 14 kat, 0-4 yaş ölümleri ise 17 kat daha yüksek.
Bir diğer büyük çalışma ateşli silah kazalarına bağlı ölümlerin %8’ini 6 yaşından küçük çocukların oluşturduğunu ortaya koyuyor.
Rakamları özellikle ABD’den verdim. ABD’ndeki hanelerin %33’ünde silah bulunuyor. Bu evlerin yarısında ve 18 yaşından küçük çocuğu olanların %40’ında silahlar kilitli değil. Evde kilitli ve ateşe hazır silah bulundurulmasıyla ateşli silahla yaralana ve öldürmelerin bağlantılı olduğu biliniyor.
Yazar Paul Auster çok güzel özetler:
“Uzun süren bir hastalıktan sonra ölüme bir anlamda boyun eğilebilir. Hatta kaza sonucu ölüm bile kader sayılabilir. Fakat görünür hiçbir neden olmaksızın ölen bir insan, sadece insan olduğu için ölen bir insan bizi yaşamla ölüm arasındaki görünmez sınıra getirir ve artık hangi yanda olduğumuzu bilemeyiz. Yaşam ölüme dönüşür, ölüm tüm yaşam boyunca bizimleymiş gibidir. Uyarılmaksızın ölmek. Söyleyebildiğimiz hepsi şudur: Yaşam durdu. Evet herhangi bir anda durabilir.”
Eve soktuğunuz silah sevdiklerinizin hepsini “ölümle yaşam arasındaki görünmez çizgiye” taşır ve herhangi bir neden olmaksızın, salt insan oldukları için ölürler. Salt insan oldukları için birileri bir yakınlarının düğününde, dostlarının sevincini paylaşırken, evlerinin balkonunda otururken yaşamlarını yitirirler. Buna yol açan halk düşmanları hala “kaza ve kader kurbanı” olarak sayılmaya devam edilir.
Ateşli silah kazalarına bağlı yaralanma ve ölümleri kesin olarak önlemenin tek yolu “evde silah bulundurmamaktır”. Toplumu silahlandırmaya yönelik sorumsuz ve toplum düşmanı kampanyalar başarılı olacak olursa “öleceklere rahmet”, “yakınlarına başsağlığı” ve “yaralanacaklara acil şifalar” dilemekten başka yapacak bir şey kalmıyor. Bu durumda herkes “yaşamla ölüm arasındaki görünmez sınırdadır”…
Hocam yazınız çok güzel ve süzülmüş bilgilere yer vermişsiniz. İyi ki varsınız.
Doğru bilgilere kolay ulaşmamızdaki
desteğin yazıların kitapların için çok çok teşekkürler değerli Hocamız.