Sigara ve alkol kullanımı, ilaç bağımlılığı ve kumar bağımlılığı yetişkinlerin yanı sıra ergenlerde de artmaya başlamıştır. Emeksiz herhangi bir değer kazanmayı özendiren masum görünüşlü oyunlar bu artışı desteklemektedir.
İnternet erişimli kumar siteleri giderek artmakta, alınan yasal önlemlere rağmen ergenler bu sitelere kolayca ulaşabilmektedir. Uluslararası çalışmalar kumar alışkanlığında ortalama yaşı 12 (on iki) olarak belirtmektedir. Bu yaşın alkol, tütün ve madde kullanım yaşının altında olması korkutucudur. Yine bu araştırmalara göre ergenlerde patolojik kumar eğilimi erişkinlerin 2-4 katıdır. Bu eğilim erkek ergenlerde kız ergenlere göre 3-4 kat fazladır.
Devlet denetiminde piyango çekilişleri insan doğasında olabilen kolay kazanma isteğinin kötü niyetlilerce istismarını önlemeye yönelik olarak başlamıştır. Bu duygu ile kumar bağımlılığı arasındaki ince sınırın aşılmasını engelleyici bir etmen olarak devreye girmiştir bu tür piyangolar. Sağlanan gelirler de eğitim, sosyal yardım, savunma vb. alanlara mali destek sağlayacak biçimde paylaştırılmıştır. Böylece bir tür gönüllü ve dolaylı yardım aracı durumuna getirilmeye çalışılmıştır.
Bizde de Donanma Cemiyeti Piyangosu (1917) olarak başlamış sayabiliriz. 16 Şubat 1925 ‘te kurulan ve 24 Mayıs 1935’ te adı Türk Hava Kurumu’na çevrilen Türk Tayyare Cemiyeti hava kuvvetlerine pilot yetiştirmesi ve uçak alması (sonraları, uçak yapması) için bir çok gelir kaynağıyla donatılmıştır. “Tayyare Piyangosu” bu araçlardan biriydi. Daha sonra Türk Hava Kurumu Piyango Genel Direktörlüğü yerine Milli Piyango Müdürlüğü’nün kuruldu. Zamanla piyangolara toto, loto vb. şans oyunları eklenince önemli bir dolaylı ve “gönüllü” vergi aracı olarak görülmeye başlandı. Öte yandan at yarışları neredeyse her mahallede bir ya da birkaç kahvenin meraklılarına tahsis edilmesine yol açacak biçimde yaygınlaştı. Daha sonra gelişmiş ülkelerdekine özenerek bahis oyunları yasallaştırıldı, ruhsatlı olarak oynanır hale getirildi. Arkasından milli piyangonun özelleştirilmesini gerçekleştirerek şans oyunlarının reklam ve özendirme kapısın sonuna kadar aralamış olduk.
Bundan sonra söyleyeceklerimiz bir kehanet değildir. Çünkü birçok ülkede özelleştirilen piyangolar dev uluslararası şirketler yarattı, şans oyunları çok çeşitlenerek hemen her konuda bahse girme olanağı sağlayan bir bahis terminalleri ağına dönüştü. Birahanelere bile sabit olasılıklı bahis oyunları terminalleri yerleştirildi. Giderek yol açtığı sosyal sorunlar öylesine büyüdü ki İngiltere gibi eğitim altyapısı güçlü ülkelerde bile kumar bağımlılığı riskini azaltabilmek için söz konusu bahis oyun terminalleri ile ilgili yeni düzenlemeler zorunlu hale geldi. İngiliz kumar komisyonu bu makinelerde bahis oynayan kişilerin %43’ünün kumar sorunlu ya da bağımlılık riski altındaki kişiler olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle bu makinelere kumarın “taş kokaini” denmektedir. “Taş kokain” kokaini kolay erişilebilir ve kullanılabilir hâle getirilmiş bir biçimidir.
Yıkıcı kumarın bireyler üzerinde büyük ekonomik ve sosyal etkileri vardır. Kumar bağımlılığı bırakılması en güç bağımlılıklardandır. Sosyal çürüme nedenidir ve kişilikler ayaklar altına serilir, yuvalar dağılır. Birçok ülkede şans oyunlarının özelleşmesinden sonra yapılan çalışmalar kumarın yıkıcı sosyal etkilerinin sadece kumarbazı değil ailesini, arkadaşlarını ve giderek toplumu etkileyebileceğini ortaya koydu.
Bizde milli piyangonun özelleştirilmesi bahis oyunlarını her an, her koşulda, bilgisayardan cep telefonuna, bulunan en düşük miktarla bile oynanır hale getirmeye yol açabilecek son adımıdır. Çok düşük miktara çekilebilecek oynama tavanları kumar eğilimi baskılanmış birçok kişinin sürekli kumar bağımlısı haline gelmelerine yol açacaktır. Bahisler için başta cep telefonları olmak üzere tüm elektronik araçlar devreye girecektir. Birkaç şanslı kişinin kazandığı büyük paraları kamuoyuna allayıp pullayıp sunmak için kimi medya organları hazır olacaktır. Medya organlarının masum görünüşlü ödüllerle başlayacak tombalalar için baskı yaptığı, kamuoyu oluşturmaya çalıştığı görülecektir. Tombala yasallaşacak, televizyon programlarıyla çoluk çocuk tüm aileyi elinde kart başına toplayacaktır. Sonunda bahis büfe ve dükkanlarının yanı sıra kahvehaneler, kafeler vb. yerlere de terminal konması için çaba harcanacak sonunda başarılacaktır.
Bu durum yeni bağımlılık tohumlarını ekecektir. Çocuklar kimi oyunların masum seyircileri olarak başladıkları bahis oyunları sürecinden 18 yaşından küçük bahisçiler olarak çıkacaklar. Aynen “18 yaşından küçüklere satılmayan sigara gibi”.
Kumarbazlar gizli gizli kumar oynadıklarını, bağımlılıklarını doyurmak için kendilerini ailelerinden ve arkadaşlarından yalıttıklarını belirtmektedirler. Kumar bağımlılığını bu aşamada belirlemek zordur. Ancak ödenemeyen senetler, borcu ödeyebilmek için olumsuz davranışlar, artık kumar bağımlılığının gizlenemeyecek kadar engellenemez hâle geldiği evrede belirlenmektedir. Akıllı telefonların sağladığı olanaklar kumar bağımlılığının ve alışkanlığının ekonomik ve ruhsal krizlerden önce yıllarda gizlenebilmesine olanak vermektedir. Bu yolla kolayca ulaşılabilen kumar sitelerinin özellikle gençlerin bağımlılığı açısından çok büyük tehlike oluşturduğu belirtilmektedir.
Bizim toplumumuz kumar yıkımlarını önleyecek, etkin müdahaleleri sağlayacak bir altyapıya sahip değildir. Kumar bağımlılığı bireysel bir sorun olarak görülür ve yol açtığı sosyal sorunlarla ilgili bir farkındalık yoktur. Kumar bağımlılığının yol açtığı sosyal damgalanma utanç ve tecridi birlikte getirir. Onun için “belasını buldu” der, ailesine vah vah der geçeriz. Oysa yaşlısı genci birçok kişiyi sinsice pençesine almayı sürdürdüğünü düşünmeyiz bile. Özelleşmeden sonra ortaya çıkacak sorunların maliyeti sağlayacağı gelirin çok çok üzerinde olacaktır. Sağlanan özelleştirme gelirinin yüzlerce katı harcansa bile sorunu çözmek bir yana büyümesini bile engellenemeyecektir.
Bağımlılık ailede özellikle eşle ilgili evlilik sorunları yaratmaya başlatmaktadır. Çoğu eş ailesel sorunlar olarak gördükleri sorunun kumar kaynaklı bir sorun olduğunu anlamadan aile dağılmakta. Kumar bağımlısı, ileri evrelerde eşleri ve çocuklarının en basit ekonomik gereksinimlerini karşılayamayan, anlaşılmaz, güvenilmez, dengesiz ve tanınmaz hale gelen bir duruma gelir. Bu durum korkunç ve yıkıcı bir halk sağlığı sorunudur.
Birkaç büyük kentte kurulmuş ya da kurulacak derneklerin ülke çapına yayılacak bu kangrenin sağaltımına hiçbir katkısı olmayacaktır. Bir takım saçma sapan sloganın medyada sakız gibi çiğnenmesi de.
Dünyada haklı çıkmayı hiç istemeyen tek meslek grubu Halk Sağlığı uzmanlarıdır. Halk sağlığı uzmanlarının haklı çıkma olasılığı ülkenin kalkınmışlık düzeyi ile ters orantılıdır. Yetmişini aşan bir halk sağlığı uzmanı olarak kırk yılı aşkın meslek hayatım haklı çıkmakla geçti. Tek dileğim yapılan bilimsel saptamalara dayanan öngörülerin ülkemiz için gerçekleşmemesidir.
cevresagligi.org’da yayımlanan yazılardan kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir